Psikolojik Bilimler Merkezine göre, cezaevlerinde psikolojik araştırmalar yapılmış ve kadınların akrabalarıyla fiziksel temas ve duygusal bağ eksikliği nedeniyle erkeklerden çok daha hızlı çöktüğü tespit edilmiştir.

Hapishanede geçirilen yıllar, özellikle aile ve akrabalarla temasın yokluğunda, kadınların ruhunda önemli değişikliklere neden olmaktadır. Erkeklerde ise bu durum 4-5 yıl sonra ortaya çıkar.

Bu koşullarda kadınların gerçek duygularını başka yerlerde aramaktan başka çareleri kalmamaktadır.

Bu nedenle hükümlü kadınların %50’sinden fazlası zorla lezbiyen oluyor. İki yıl hapis yatmış eski bir mahkum olan Catherine, bu durumun çoğu kadın cezaevinin karakteristik özelliği olduğunu söylüyor.

” Bu tür bir ilişki birçok insan arasında mevcuttur. Birçok kez cezaevine girmiş olanlar arasında yaygındır. Çok az deneyimi olanlar da bu tür ilişkileri deneyebilir. Uzun süre hapiste kalmış olanlar arasında da ilişki aynıdır.

Kimse kimseyi zorlamıyor ya da zorlamıyor; her şey kendiliğinden ve gönüllü olarak gerçekleşiyor. Ekaterina’nın da belirttiği gibi, kadın cezaevlerinde iki tür ilişki var. “Birincisi, bunlar ‘yarı yol’ ilişkileri. Bunlara kadın deniyor, bu yüzden buna uygun görünüyorlar. İkinci tür ise erkek kıyafeti giymiş kadınlar. Daha çok erkek gibi görünüyorlar.

Bir keresinde bir tane gördüm; o kadar erkeğe benziyordu ki ilk başta kameranın yanlışlıkla cezaevine bir erkek getirdiğini düşündüm.

Onlara ayakkabıcı deniyor. Yüzlerinde yara izleri, erkek gibi saç kesimleri ve kalın bir sesleri var. Kadınların neden bu kadar değiştiğini anlamıyorum.

Başka bir kıza sempati duyuyorlar ve hatta çiftleşme bakışları var. ‘Cobla’ diğer yarısını etrafındakilerden koruyor, kıskanıyor.

Kıskançlık çoğu zaman gerçek ailelerde olduğu gibi kavgalara ve bağırışmalara yol açıyor. Hapishaneden çıktıktan sonra, ‘kablolar’ genellikle geri dönmek için acele ederler çünkü ‘eşler’ orada kalır.